Prof. Fevzi Karakoç’un ‘’Penceremden’’ adlı resim sergisi 10 Aralık Cumartesi günü Arete Sanat Galerisi’ nde açılıyor. 2 Ocak 2012’ye kadar Ankaralı sanatseverlerin beğenisine sunulan sergi için çok özel bir kitap yayınlandı. ’Penceremden’’ adlı kitapta, yazar Murathan Mungan, İbrahim Karaoğlu, Prof. Hüsamettin Koçan ve Prof. Kaya Özsezgin’in ressam Karakoç’un sanatına değişik pencerelerden bakışlar yan yana geliyor.
İlk kişisel sergisini 1972 yılında Alman Kültür Merkezi’nde açan Fevzi Karakoç 1972 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. 1979 yılında katıldığı Salzbur Yaz Akademisi’ndeki çalışmaları ile Salzbur Şehri Onur Ödülünü aldı. 1986’da Doçent, 1993’de Profesör oldu. 1979 Salzbur Şehri Ödülü, 1981’de Devlet Resim, Heykel Sergisi Ödülü ve 1983 yılında Viking Kağıt Baskıresim Ödülünü aldı. Bu tarihten sonra yarışmalara katılmadı. 32 kişisel sergi açtı. Çok sayıda yurt içi ve yurt dışı karma sergilere katıldı. Halen Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde çalışıyor
Karakoç’un resminde değişen, daha önceki işlerinde izleyiciyi öyküye çağıran figürün, bu rolü reddetme durumudur. Artık izleyiciyi resmin iç anlamı ile yüzyüze getiriyor sanatçı. Bu resimlerde figür, kişilik işleri sunmakla görevlendirilmiş değildir. Bir insanoğlu sembolü olmayı üstlenmiş olan, bu motif figür yerel olmayı da çerçevesinin dışında bırakarak, zamana kök salıyor. Onun içindir ki, belki bu resimler çok sayıda figürün her birinde kendinize ait bir şeyler bulabilirsiniz.
Size kendinizi sunan ve sorgulama adımlarınızın önünü açan bir görsel hesaplaşma…Resmin kuruluş mantığında yatay ve dikeylerle parsellenen bir geometri hakim olmaya başlıyor, bu parseller içine tek tek yerleştirilen figürler, bir yalnızlaşma ve tek başına kalma sunuyor.
Aslında, her parsel içinde dik duran figür kendi tekilliğinin koruyucusu rolündedir, fakat gözün bu tekilliğin korunmasından daha çok, izole edilmişlik titreşimleri tarafından kuşatıldığını kabul etmek gerekiyor.
Bu açıdan izleyici figürler arası ilişki arayışına yönelir. Ortaklıklar arar ve bulabildiği ortaklık ise üstüne acımasızca bastırılan şey, yine yazgı benzerliğidir.
Resimde bunu bize sunan şey tual zeminindeki rengin sürekliliği ve figürün değişmez yalnızlığı ile kendini çerçevelemesidir. Aslında sınırlanmışlıktan doğan bu ortak yazgı, gözü tek figürden tual yüzeyine yayılmaya zorlarken, dramatik bir gerilimin doğmasına da neden oluyor.
Karakoç’un motifleşmiş figürleri ona bakmaya yeltenen gözü yüzeyi kavramaya zorlamakla kalmıyor, bir içe dönme ile yüzyüze kalan insanın, kendini sorgulamasına da kapılar açıyor.
Sergi Açılış
BİYOGRAFİ
1968-72 Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu
1979 Uluslararası Salzburg Yaz Akademisi
1983 Özgün Baskı Resim Dalında Sanatta Yeterlilik
1986 Doçent oldu.
1993 Profesör oldu.
2002 Ocak ayına kadar Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesinde çalıştı.
2002 Şubat ayından itibaren Yeditepe Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesinde çalışmaktadır.